POPÜLER YAZILAR
EN SON YAZILAR
EN SON HABERLER
CHECK UP RANDEVUSU AL

SAĞLIK REHBERİ

Moleküler Görüntüleme Tedaviye Yol Gösteriyor

Moleküler görüntüleme, hastalıklarda oluşan hücre ve molekül düzeyindeki bozuklukların görüntülenmesidir. Böylece hücre fonksiyonunda oluşan değişikliklerin incelenmesi, hesaplanması, ayrıntılı tanımlanması mümkün olmaktadır.

Medstar Antalya Hastanesi Kanser Merkezi’nden Nükleer Tıp ve Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Akın Yıldız, moleküler görüntülemelerin tedavi sürecindeki etkileri hakkında bilgi verdi.

Nükleer Tıpta moleküler görüntüleme birçok hastalıkta başarı ile kullanılıyor

Kanser, kalp ve beyin hastalıkları başta olmak üzere çok çeşitli hastalık gruplarında moleküler görüntüleme yöntemleri kullanılmakta, kullanım alanı özellikle kanserde giderek artmaktadır.

Kanserde; kanserli dokunun varlığı, vücuttaki yayılımı, tedavi sonrası ne oranda yanıt alındığı, hastalığın nüks edip etmediği saptanabilmektedir.
Kalpte; sinsi kalp hastalığının varlığını saptamak, kalp krizi geçirenlerde canlı kalp dokusu alanını belirlemek mümkün olmakta, kalp hastalığı risk grupları ayırt edilebilmektedir.  [bütün]
Akciğerde; bazen ani ölümlere yol açan akciğer damar tıkanıklığının (pulmoner emboli) varlığı ve hastalığın yaygınlığı saptanabilmektedir.
Beyinde; bunamanın erken saptanmasında ve bunamaya yol açan farklı hastalıkların ayırt edilmesinde, sara hastalığında hastalıklı bölgenin ve hastalık yaygınlığının saptanmasında kullanılmaktadır.
Tiroitte; zehirli guatra (hipertiroidizim) yol açan aktif tiroid bezi odağının saptanmasında, kanser riski taşıyan tiroid odaklarını incelemede yararlanılmaktadır.
Kemik ve eklem hastalıklarında; hastalığın tüm vücut dağılımının değerlendirilmesinde, kemiklerde oluşan iltihabi hastalıkların ve protezlerde oluşabilen iltihapların saptanmasında yararlanılmaktadır.
Böbrekte; böbrek taşlarının verdiği hasarın saptanmasında, çocukluk çağında idrar yollarından böbreğe kaçışın saptanmasında ve böbrek oluşabilecek hasarın varlığı ve şiddetinin değerlendirilmesinde, böbrek nakli sonrası böbreğin nasıl çalıştığının tespitinde başarılı bir şekilde kullanılmaktadır.
Sık rastlanan bir durum olan ve başka bazı hastalıklarla karışabilen reflü hastalığının varlığı (yemek borusuna mide içeriğinin geri kaçması) kolayca saptanabilmektedir. Gözyaşı kanal tıkanıkları, tükürük bezi hastalıklarında da yararlanılmaktadır.

Moleküler görüntülemelerde çoğunlukla bilgisayar yardımı ile hesaplamalar ve ölçümler de yapılabilmekte, sayısal verilerle daha objektif değerlendirme ve tedavi sonrası karşılaştırmalar yapılabilmektedir. Tüm bu incelemeler hastaya zarar vermeden (non-invaziv) ve kolayca tüm yaş gruplarında uygulanabilmektedir. Kullanılan radyasyon miktarı oldukça düşüktür. Ancak önlem olarak acil durumlar dışında hamilelere uygulanmamaktadır.

Hassas algılayıcılarla teşhis

Görüntülenecek olaya özgü madde dış ortamda işaretlenmektedir. Şeker, protein, yağ gibi temel yapı ve enerji maddeleri veya hücre yüzeyindeki reseptörler bu amaçla kullanılabilir. Bazı durumlarda hastanın kendi hücreleri ve hücre yüzey proteinleri de işaretlenebilir. İşaretleyicilerin vücutta tutulduğu ve dağıldığı noktalar hassas algılayıcı cihazlarla ve bilgisayarlar yardımı ile görüntüler haline getirilir. İşaretlemede Nükleer Tıpta radyoizotoplar, MR da manyetik parçacıklar, Ultrasonografide ses dalgaları kullanılır. Pozitron Emisyon Tomografi (PET/CT), Tek Foton Emisyon Tomografi (SPECT), Manyetik Rezonans (MR) ve Ultrasonografi (USG) gibi cihazlar işaretli maddelerin bulunduğu yerleri saptarlar.